Esmaül Hüsna ile İlgili Hadis-i Şerifler
Esmaül Hüsna ile İlgili Hadis-i Şerifler
El- Esma-ul Husna Hadisi
Ebu Hüreyre (ra)'den rivayet edilen bir hadiste Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
“Gerçekten Allah'ın 99 ismi vardır-yüzden bir eksik- Kim onu sayarsa cennete girer.”
Bu kaynakların hepsi hadisi veriyor ancak 99 “el-Esma-i husnâ”yı saymıyor. Ancak, ilk çağlardan beri “el-Esma-ül-husnâ” sarihlerinin hemen hemen hepsi Tirmizi'nin rivayet ettiği hadisi şerhetmişlerdir. Beyheki (suab-ul'iman 1/59 faslûn fi marifetillah bölümünde), Tirmizi'nin rivayetini aynen almış, ravileri de aynı.
Süleymaniye kütüphanesi, pertevniyal 448'de kayıtlı, Hafız Kurtubi'nin “Şerhu esma-il-Husna” isimli el yazma eserinin 44. sayfasında, Süfyan b. Uyeyne'den naklen; Kurân-Kerîm'deki Esma-i-Hüsna'nın da 99 olduğunu haber veriyor ve o güzel isimleri ve de geçtiği surelerin isimlerini veriyor.
Biz, bu yazımızda, Kurân'da geçen “el-Esma-ül-Hüsnâ”yı da, Tirmizi hadisinde geçenleri de verdik. Gördük ki, Kurân'da geçip de Tirmizi hadisinde geçmeyen 21 Esmaü'l-Hüsna var. Toplarsak 99+21-120 eder. Ayrıca Peygamber efendimizin dualarında geçen güzel isimler varki, Kurân'da ve Tirmizi'nin rivayetinde geçmiyor.
Bütün bunlardan anlaşılıyorki, “el-Esma-ül-Husnâ'nın” sayısı 99'dan fazladır. Peygamber Efendimiz, bize bir hadisinde 99 tanesini sayı vermiştir. Niçin 99 olduğu konusunda da Kurtubi'nin güzel bir yorumu var.
"İsim, müsemmanın aynımıdır, gayrımıdır?" konusuna ve ihtilaflarına girmeyeceğim. Hicri 569'da vefat eden Siracüddin Ali b. Osman el-Uşi “Bed-ül-Emali” isimli manzum akaid kitabında; “Peygamber (sav)'in yolunda gidenlerin en hayırlısı olan ehlisünnete göre isim, müsemmanm gayrı değildir.” bunu bilelim, sonu gelmez ihtilaflı konuya girmeyelim.
Allah'ı (cc), Kurân ve sünnetle bize bildirilen, “el-Esma-ül-Husnâ”nın dışında kalan isimlerle tanıtma ya da zikretme tarafına gitmeyelim.
“Kim onu sayarsa cennete girer.” bölümü “Kim onu ezberlerse, kim onu korursa” diye de rivayet edilmiştir.
Peki iman etmeyen bir insan, ezberlese ve saysa cennete girer mi?
“Ekmek” demekle karın doymadığı gibi, Allah'a iman etmediği halde “Maşşallah, İnşallah” diyerek Allah'ın adını anan kişide Cennete giremez.
“el-Esma-üI Husnâ”yı öğrenecek, manasını anlaya'cak ve o manaya göre hareket edecek, yani Allah’ın (cc) Kurân'da belirttiği “el-Esma-ü!-husnâ” ile özetlediği ahlakla ahlaklanırsa Cennete girer.
Rabbimiz, Kurâna göre ahlaklanan, Rasulünü örnek alan ve Rabbin rızasını kazananlardan eylesin. Amin.
Sevdiklerimize bilgimizin, kültürümüzün, geleneğimizin, dilimizin geliştirdiği en güzel kelimelerle hitap ede'riz. “Sevgilim, canım, ciğerim, selvi boylum, ahu göz'lüm, sultanım.” vb. kelimeler, kimliklerini de beraberlerinde taşırlar. Dilbilimi, bu kelimelerin hangi çağ'lardan, hangi dağlardan ya da hangi bağlardan akıp, hangi medeniyetlerden süzülerek geldiğini belirler.
Şair: “Güzelliğin neye yarar, şu bendeki göz olmasa” der. Göz görür, gönül sever, akıl da bu işe şaşar kalır. Gören gözü, seven gönülü, sevmeyi ve sevilenleri yaratan ise Allah (cc)'tır.
Kedinin gözünde bülbül, bir yudumluk ettir. Öküzün gözünde çiçek, bir çiğnemlik ottur. İnsanın gözünde ise; binlerce şiirin yazılmasına, binlerce resmin yapılmasına ilham kaynağıdır. İnsan ve kedi ikisi de göze sahiptir ama Allah'ımız bize ayrı bir göz, ayrı bir gönül vermiştir.
Sevgimizi ve sevdiklerimizi yaratan Allah'ımızı seviyoruz. Peki, ama Allah'ımızı tanıyor muyuz?
Biz, tanıdıklarımızı duyma, görme, tatma, koklama, dokunma gibi beş duyumuz, hafızamız ve genlerimizdeki programa göre tanırız. Uzaktaki eşyayı gözümüz görmez. Sesini kulağımız işitmez. Duyu organlarımızın bir sınırı var. Hafızamızın sınırı da ana rahminden öne geçemez, kabirden öteye geçemez. Sınırlı olan, sınırsızı kavrayamaz.
Süleymaniye kütüphanesi, pertevniyal 448'de kayıtlı, Hafız Kurtubi'nin “Şerhu esma-il-Husna” isimli el yazma eserinin 44. sayfasında, Süfyan b. Uyeyne'den naklen; Kurân-Kerîm'deki Esma-i-Hüsna'nın da 99 olduğunu haber veriyor ve o güzel isimleri ve de geçtiği surelerin isimlerini veriyor.
Biz, bu yazımızda, Kurân'da geçen “el-Esma-ül-Hüsnâ”yı da, Tirmizi hadisinde geçenleri de verdik. Gördük ki, Kurân'da geçip de Tirmizi hadisinde geçmeyen 21 Esmaü'l-Hüsna var. Toplarsak 99+21-120 eder. Ayrıca Peygamber efendimizin dualarında geçen güzel isimler varki, Kurân'da ve Tirmizi'nin rivayetinde geçmiyor.
Bütün bunlardan anlaşılıyorki, “el-Esma-ül-Husnâ'nın” sayısı 99'dan fazladır. Peygamber Efendimiz, bize bir hadisinde 99 tanesini sayı vermiştir. Niçin 99 olduğu konusunda da Kurtubi'nin güzel bir yorumu var.
"İsim, müsemmanın aynımıdır, gayrımıdır?" konusuna ve ihtilaflarına girmeyeceğim. Hicri 569'da vefat eden Siracüddin Ali b. Osman el-Uşi “Bed-ül-Emali” isimli manzum akaid kitabında; “Peygamber (sav)'in yolunda gidenlerin en hayırlısı olan ehlisünnete göre isim, müsemmanm gayrı değildir.” bunu bilelim, sonu gelmez ihtilaflı konuya girmeyelim.
Allah'ı (cc), Kurân ve sünnetle bize bildirilen, “el-Esma-ül-Husnâ”nın dışında kalan isimlerle tanıtma ya da zikretme tarafına gitmeyelim.
“Kim onu sayarsa cennete girer.” bölümü “Kim onu ezberlerse, kim onu korursa” diye de rivayet edilmiştir.
Peki iman etmeyen bir insan, ezberlese ve saysa cennete girer mi?
“Ekmek” demekle karın doymadığı gibi, Allah'a iman etmediği halde “Maşşallah, İnşallah” diyerek Allah'ın adını anan kişide Cennete giremez.
“el-Esma-üI Husnâ”yı öğrenecek, manasını anlaya'cak ve o manaya göre hareket edecek, yani Allah’ın (cc) Kurân'da belirttiği “el-Esma-ü!-husnâ” ile özetlediği ahlakla ahlaklanırsa Cennete girer.
Rabbimiz, Kurâna göre ahlaklanan, Rasulünü örnek alan ve Rabbin rızasını kazananlardan eylesin. Amin.
Sevdiklerimize bilgimizin, kültürümüzün, geleneğimizin, dilimizin geliştirdiği en güzel kelimelerle hitap ede'riz. “Sevgilim, canım, ciğerim, selvi boylum, ahu göz'lüm, sultanım.” vb. kelimeler, kimliklerini de beraberlerinde taşırlar. Dilbilimi, bu kelimelerin hangi çağ'lardan, hangi dağlardan ya da hangi bağlardan akıp, hangi medeniyetlerden süzülerek geldiğini belirler.
Şair: “Güzelliğin neye yarar, şu bendeki göz olmasa” der. Göz görür, gönül sever, akıl da bu işe şaşar kalır. Gören gözü, seven gönülü, sevmeyi ve sevilenleri yaratan ise Allah (cc)'tır.
Kedinin gözünde bülbül, bir yudumluk ettir. Öküzün gözünde çiçek, bir çiğnemlik ottur. İnsanın gözünde ise; binlerce şiirin yazılmasına, binlerce resmin yapılmasına ilham kaynağıdır. İnsan ve kedi ikisi de göze sahiptir ama Allah'ımız bize ayrı bir göz, ayrı bir gönül vermiştir.
Sevgimizi ve sevdiklerimizi yaratan Allah'ımızı seviyoruz. Peki, ama Allah'ımızı tanıyor muyuz?
Biz, tanıdıklarımızı duyma, görme, tatma, koklama, dokunma gibi beş duyumuz, hafızamız ve genlerimizdeki programa göre tanırız. Uzaktaki eşyayı gözümüz görmez. Sesini kulağımız işitmez. Duyu organlarımızın bir sınırı var. Hafızamızın sınırı da ana rahminden öne geçemez, kabirden öteye geçemez. Sınırlı olan, sınırsızı kavrayamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder